- Bu Müslüman, kerem edip beni çağırıyor. Hemencecik gitmezsem herhalde bir kötülüğü düşeceğim deyip. 2800
- این مسلمان از کرم میخواندم ** گر نگردم زود پیش آید ندم
- O iyilikçi Müslüman’ın şefkatine güvenerek hırsızı bıraktı yola düzüldü.
- بر امید شفقت آن نیک خواه ** دزد را بگذاشت باز آمد به راه
- Varıp “Aziz dost ne var? Böyle kimin elinden feryat ediyorsun ?” dedi.
- گفت ای یار نکو احوال چیست ** این فغان و بانگ تو از دست کیست
- Adam “İşte, hırsızın ayak izine bak. Hırsız çalacağını çalıp bu tarafa gitmiş.
- گفت اینک بین نشان پای دزد ** این طرف رفته ست دزد زن بمزد
- İşte o kaltabanın ayak izi. Yürü, bu izi izle, ardından koş!” dedi.
- نک نشان پای دزد قلتبان ** در پی او رو بدین نقش و نشان
- Adam “Be ahmak, sen ne söylüyorsun? Ben onu tutmuşum. 2805
- گفت ای ابله چه میگویی مرا ** من گرفته بودم آخر مر و را
- Sen bağırınca koyuverdim. Sen bir eşekmişsin meğerse. Bense seni adam sandım.
- دزد را از بانگ تو بگذاشتم ** من تو خر را آدمی پنداشتم
- Bu ne herze, bu ne hezeyan? Ben kendisini tutmuştum, ayak izini ne yapayım?” dedi.
- این چه ژاژست و چه هرزه ای فلان ** من حقیقت یافتم چه بود نشان
- Sen bir hilebazsın, yahut aptalın birisin. Hatta belki de hırsızın ta kendisisin ve bu işi de mahsus yaptın.
- گفت من از حق نشانت میدهم ** این نشان است از حقیقت آگهم
- Öbürü “ Ben ayak izini gösteriyorum. İşin haki katından âgahım” dedi.
- گفت طراری تو یا خود ابلهی ** بلکه تو دزدی و زین حال آگهی