Adam dedi ki: “Sen ya düzenbazsın, ya ahmak, belki de hırsızın ta kendisisin de işi biliyorsun.2810
خصم خود را میکشیدم من کشان ** تو رهانیدی و را کاینک نشان
Ben hasmımı çeke, çeke yakalamak üzereydim. İşte ayak izi diye sen koyuverttin. Sen cihetten bahsediyorsun, bense cihetlerden çıkmış, kurtulmuşum. Vuslatta delil ve âlamet olur mu?”
تو جهت گو من برونم از جهات ** در وصال آیات کو یا بینات
Sıfatlarla perdelenmiş olan kişi, ancak sıfat görür. Zatı kaybeden kişidir ki sıfatlarda kalır.
صنع بیند مرد محجوب از صفات ** در صفات آن است کاو گم کرد ذات
Oğul, Allah’a ulaşanlar, zata gark olmuşlardır. Artık onlar sıfatlara nazar ederler mi?
واصلان چون غرق ذاتند ای پسر ** کی کنند اندر صفات او نظر
Başın ırmağın dibinde oldukça renge bakabilir misin?
چون که اندر قعر جو باشد سرت ** کی به رنگ آب افتد منظرت
Suyun rengine bakmak için dipten çıktın mı? Güzel bir halıyı bırakmış, köhne bir kilimi almış olursun.2815
ور به رنگ آب باز آیی ز قعر ** پس پلاسی بستدی دادی تو شعر
Avamın ibadeti, havasın günahıdır. Avamın vuslatı bil ki havasın hicabıdır.
طاعت عامه گناه خاصگان ** وصلت عامه حجاب خاص دان
Padişah bir veziri muhtesip yapsa, onun dostu değildir, düşmanıdır.
مر وزیری را کند شه محتسب ** شه عدوی او بود نبود محب
Mamafih o vezir belki suç işlemiştir. Böyle birden bire muameleyi değiştirmek elbette sebepsiz olamaz.
هم گناهی کرده باشد آن وزیر ** بیسبب نبود تغیر ناگزیر
Çünkü önce muhtesip olan kişiye baht ve devlet nasip olmuş demektir.
آن که ز اول محتسب بد خود و را ** بخت و روزی آن بده ست از ابتدا