- Oğul, Allah’a ulaşanlar, zata gark olmuşlardır. Artık onlar sıfatlara nazar ederler mi?
- واصلان چون غرق ذاتند ای پسر ** کی کنند اندر صفات او نظر
- Başın ırmağın dibinde oldukça renge bakabilir misin?
- چون که اندر قعر جو باشد سرت ** کی به رنگ آب افتد منظرت
- Suyun rengine bakmak için dipten çıktın mı? Güzel bir halıyı bırakmış, köhne bir kilimi almış olursun. 2815
- ور به رنگ آب باز آیی ز قعر ** پس پلاسی بستدی دادی تو شعر
- Avamın ibadeti, havasın günahıdır. Avamın vuslatı bil ki havasın hicabıdır.
- طاعت عامه گناه خاصگان ** وصلت عامه حجاب خاص دان
- Padişah bir veziri muhtesip yapsa, onun dostu değildir, düşmanıdır.
- مر وزیری را کند شه محتسب ** شه عدوی او بود نبود محب
- Mamafih o vezir belki suç işlemiştir. Böyle birden bire muameleyi değiştirmek elbette sebepsiz olamaz.
- هم گناهی کرده باشد آن وزیر ** بیسبب نبود تغیر ناگزیر
- Çünkü önce muhtesip olan kişiye baht ve devlet nasip olmuş demektir.
- آن که ز اول محتسب بد خود و را ** بخت و روزی آن بده ست از ابتدا
- Fakat önceden padişaha vezir olanı, sonra muhtesip yapmak kötü bir iş yaptığından olabilir. 2820
- لیک آن کاول وزیر شه بده ست ** محتسب کردن سبب فعل بد است
- Fakat padişah, seni eşikten huzuruna çağırmış, sonra tekrar eşiğe sürmüşse,
- چون ترا شه ز آستانه پیش خواند ** باز سوی آستانه باز راند
- Şüphe etmeksizin bil ki bir suç ettin. Bilgisizlikle cebre yapışır.
- تو یقین میدان که جرمی کردهای ** جبر را از جهل پیش آوردهای