- Gece cemalinle gündüze dönsün, ey cemali, geceleri aydınlatan güneş.!” dediler.
- تا شود شب از جمالت همچو روز ** ای جمالت آفتاب جان فروز
- Ah ne olurdu bu sözleri gönülden söyleselerdi de muratları olsaydı.
- ای دریغا کان سخن از دل بدی ** تا مراد آن نفر حاصل شدی
- Gönül istemeden ağza gelen lâtif sözler, külhandaki yeşilliğe benzer dostlar. 2840
- لطف کاید بیدل و جان در زبان ** همچو سبزهی تون بود ای دوستان
- Uzaktan bak, geç. Yavrum onlar yemeye kokmaya değmez.
- هم ز دورش بنگر و اندر گذر ** خوردن و بو را نشاید ای پسر
- Vefasızlara gitme. Onlar; iyi dinle, yıkık köprüdür.
- سوی لطف بیوفایان هین مرو ** کان پل ویران بود نیکو شنو
- Bilgisiz biri oraya ayak basarsa köprü de yıkılır, ayağı da kırılır.
- گر قدم را جاهلی بر وی زند ** بشکند پل و آن قدم را بشکند
- Asker, nerede bir bozgunluğa uğrarsa, iki, üç karı tabiatlı adamın yüzünden uğrar.
- هر کجا لشکر شکسته میشود ** او دو سه سست مخنث میبود
- O, erkek gibi silahlanıp savaş safına girer. Diğerleri de, işte tam dost diye ona güvenirler. 2845
- در صف آید با سلاح او مردوار ** دل بر او بنهند کاینک یار غار
- Fakat savaş zahmetlerini gördü mü yüz çevirir. Onun kaçışı senin manevi kuvvetini de kırar.
- رو بگرداند چو بیند زخمها ** رفتن او بشکند پشت ترا
- Bu bahis, uzundur. Uzadıkça uzar, maksat da gizli kalır, geçelim.
- این دراز است و فراوان میشود ** و آن چه مقصود است پنهان میشود
- Münafıkların Peygamber’i Mescid-i Dırâr’a götürmek için kandırmaya çalışmaları
- فریفتن منافقان پیغامبر را تا به مسجد ضرارش برند