English    Türkçe    فارسی   

2
2840-2849

  • Gönül istemeden ağza gelen lâtif sözler, külhandaki yeşilliğe benzer dostlar. 2840
  • Uzaktan bak, geç. Yavrum onlar yemeye kokmaya değmez.
  • Vefasızlara gitme. Onlar; iyi dinle, yıkık köprüdür.
  • Bilgisiz biri oraya ayak basarsa köprü de yıkılır, ayağı da kırılır.
  • Asker, nerede bir bozgunluğa uğrarsa, iki, üç karı tabiatlı adamın yüzünden uğrar.
  • O, erkek gibi silahlanıp savaş safına girer. Diğerleri de, işte tam dost diye ona güvenirler. 2845
  • Fakat savaş zahmetlerini gördü mü yüz çevirir. Onun kaçışı senin manevi kuvvetini de kırar.
  • Bu bahis, uzundur. Uzadıkça uzar, maksat da gizli kalır, geçelim.
  • Münafıkların Peygamber’i Mescid-i Dırâr’a götürmek için kandırmaya çalışmaları
  • Halk Peygamber’e masallar okumakta; yalan dolan atını sürmekteydiler.
  • O merhametli, şefkatli Peygamber gülümseyerek ancak “Peki” diyebildi.