English    Türkçe    فارسی   

2
2868-2877

  • Peygamber de “ Ey hilebaz Kavim, susun da sırlarınızı söylemeyeyim”
  • گفت ای قوم دغل خامش کنید ** تا نگویم رازهاتان تن زنید
  • Deyip sırlarından birkaçını söyleyiverdi. Derhal halleri kötüleşti.
  • چون نشانی چند از اسرارشان ** در بیان آورد بد شد کارشان‏
  • Münafıkların elçileri, hemen “Hâşa, hâşa” demeğe başladılar. 2870
  • قاصدان زو باز گشتند آن زمان ** حاش لله حاش لله دم زنان‏
  • Her münafık, koltuğuna bir Mushaf urup hile ile Peygamber’e koştu;
  • هر منافق مصحفی زیر بغل ** سوی پیغمبر بیاورد از دغل‏
  • Yemin etmeye koyuldu. Çünkü yemin etmek siperdir, ve yemin etmek, yalancı kişilerin âdetidir.
  • بهر سوگندان که ایمان جنتی است ** ز انکه سوگندان کژان را سنتی است‏
  • Yalancı, dolancı adam, dinde vefakâr olmadığından her an yeminini bozar.
  • چون ندارد مرد کژ در دین وفا ** هر زمانی بشکند سوگند را
  • Doğruların yemin etmeğe ihtiyaçları yoktur. Onların gözleri aydındır.
  • راستان را حاجت سوگند نیست ** ز انکه ایشان را دو چشم روشنی است‏
  • Ahdi, misakı bozmak, ahmaklıktandır. Yeminine vefa etmek ve yemininde durmaksa temiz kişinin işidir. 2875
  • نقض میثاق و عهود از احمقی است ** حفظ ایمان و وفا کار تقی است‏
  • Peygamber dedi ki : “Sizin yemininize mi inanayım, Allah’ın yeminine mi?”
  • گفت پیغمبر که سوگند شما ** راست گیرم یا که سوگند خدا
  • Münafıklar, yine ellerin de Mushaf olduğu halde güya ağızlarının orucuyla yemin etmeye giriştiler.
  • باز سوگند دگر خوردند قوم ** مصحف اندر دست و بر لب مهر صوم‏