English    Türkçe    فارسی   

2
2882-2891

  • İşte apaçık kulağıma Allah sesi gelip duruyor. Âdeta tortuyu saftan süzmekteyim”
  • Nitekim ey bahtı kutlu, Hak sesi, Musa’ya da bir ağaçtan gelmişti.
  • “Ben Allah’ım” sesini bir ağaçtan duymuştu. O sesle beraber nurlar belirmiş, parlamıştı.
  • Vahiy nuruna karşı aciz kalınca yine yemin etmeye koyuldular. 2885
  • Allah yemine siper demiştir. Savaşçı, siperi elden bırakır mı?
  • Peygamber, yine apaçık onları yalanladı ve fasih bir surette onlara “ Şüphe yok, yalan söylüyorsunuz” dedi.
  • Sahabeden birisinin inkâr düşüncesine düşüp ”Peygamber Sallâhü Aleyhi Ve Selem ne için ayıpları örtüyor” diye düşünmesi
  • Peygamber, vadinden dönünce sahabeden birisinin gönlüne inkâr düşüncesi düştü.
  • Peygamber böyle aksakallı, kâmil, koca kişileri utandırıyor.
  • Nerede kerem, nerede ayıp örtmek, nerede hayâ? Hani Peygamberler, yüz binlerce ayıbı örterlerdi? 2890
  • Dedi; derhal yine bu itiraz, yüzümüzü saratmasın, mahcup düşmeyeyim diye gönlünden istiğfar etti.