English    Türkçe    فارسی   

2
2892-2901

  • Münafık kişilerle dost olmanın şomluğu mümini de onlar gibi çirkinleştirdi, âsileştirdi.
  • Yine “ Ey gizli şeyleri bütün inceliğiyle bilen Allah, beni küfrümde ısrar eder bir halde bırakma.
  • Bakışım nasıl elimde değilse, gönlüm de elimde değil. Yoksa bu an hışımla gönlümü yakardım” dedi.
  • Bu düşünceyle uykuya daldı, münafıkların mescidini fışkı ile dolu gördü. 2895
  • Mescidin taşları pislik içinde harap olmuştu. Onlardan kara dumanlar tütüyordu.
  • Çıkan dumanlar, adamın boğazına girdi, boğazı yandı. O acı dumanın kokusundan uyandı.
  • Hemen yüzüstü kapanıp ağlamaya başladı. Allah, bunlar, münkirlik nişanesi.
  • Kahır ve gazap, beni iman nurundan ayıran böyle bir şefkatten daha iyi” diyordu.
  • Mecaz ehlinin çalışıp çabalamasını araştırsan görürsün ki soğan gibi kat, kattır. 2900
  • Fakat her katı, öbüründen daha içsiz, daha boş. Halbuki doğruların her işi öbüründen daha iyi, daha yerindedir.