- Pılı pırtı kokulu yerde, toprak üstünde kalmış, sen deve peşinde şuraya buraya dönüp dolaşıyorsun. 2915
- رخت مانده بر زمین در راه خوف ** تو پی اشتر دوان گشته به طوف
- “ Müslümanlar; sabahleyin ahırdan bir deve kaçtı göreniniz var mı?
- کای مسلمانان که دیده ست اشتری ** جسته بیرون بامداد از آخوری
- Kim söylerse, kim haber verirse şu kadar para veririm” demeye başlarsın;
- هر که بر گوید نشان از اشترم ** مژدگانی میدهم چندین درم
- Herkesten sorup soruşturursun. Her aşağılık adam, sana bıyık altından güler.
- باز میجویی نشان از هر کسی ** ریشخندت میکند زین هر خسی
- Biri “ Bir deve gördük, şu tarafa, çayıra doğru gidiyordu” der.
- کاشتری دیدیم میرفت این طرف ** اشتر سرخی به سوی آن علف
- Öbürü “Ha, ha, kulağı da kesikti” der, bir başkası da der ki: “Üstünde nakışlı bir çuval vardı.” 2920
- آن یکی گوید بریده گوش بود ** و آن دگر گوید جلش منقوش بود
- Diğer biri “ Gördüm, tek gözlüydü” der, bir diğeri de der ki “Uyuzluktan tüyü filân da kalmamıştı..
- آن یکی گوید شتر یک چشم بود ** و آن دگر گوید ز گر بیپشم بود
- Müjde almak için her bayağı adam, yüzlerce nişan söyler durur.
- از برای مژدگانی صد نشان ** از گزافه هر خسی کرده بیان
- Birbirine aykırı mezhepler arasında mütereddit bir hale geliş ve onlardan kurtuluş yolu
- متردد شدن در میان مذهبهای مخالف و بیرون شو و مخلص یافتن
- Bu şuna benzer: Herkes marifet hususunda gayp mevsufunu bir sıfatla över.
- همچنان که هر کسی در معرفت ** میکند موصوف غیبی را صفت
- Filozof onu başka bir çeşitte anlatır. Mübahase eden, onun sözünü cerh eder.
- فلسفی از نوع دیگر کرده شرح ** باحثی مر گفت او را کرده جرح