English    Türkçe    فارسی   

2
2925-2934

  • Başka biri her ikisini de kınar. Bir başkası da riya ile can çekişir. 2925
  • و آن دگر در هر دو طعنه می‏زند ** و آن دگر از زرق جانی می‏کند
  • Halk, bunları da o köyün adamı sansın diye her biri, bu yola ait deliller söyler.
  • هر یک از ره این نشانها ز آن دهند ** تا گمان آید که ایشان ز آن ده‏اند
  • Hakikatten şunu bil ki bunların hepsi hak değildir. Fakat bu sürünün hepsi de sapık değil.
  • این حقیقت دان نه حق‏اند این همه ** نی بکلی گمرهانند این رمه‏
  • Çünkü hak olmadıkça, bâtıl meydana çıkmaz. Ahmak, kalp altını, altın kokusunu duyar da alır.
  • ز انکه بی‏حق باطلی ناید پدید ** قلب را ابله به بوی زر خرید
  • Âlem de sağlam ve geçer akçe olmasaydı kalpı nasıl harcayabilirdin?
  • گر نبودی در جهان نقدی روان ** قلبها را خرج کردن کی توان‏
  • Doğru olmasaydı yalan olur muydu hiç? O yalan, doğrudan nurlanır. 2930
  • تا نباشد راست کی باشد دروغ ** آن دروغ از راست می‏گیرد فروغ‏
  • Doğru ümidiyle eğriyi de alırlar. Zehri şekere dökerler de öyle içerler.
  • بر امید راست کژ را می‏خرند ** زهر در قندی رود آن گه خورند
  • Güzel ve tatlı buğday olmasaydı, buğday gösterip arpa satan ne yapardı?
  • گر نباشد گندم محبوب نوش ** چه برد گندم‏نمای جو فروش‏
  • Şu halde bütün bu sözler bâtıldır. Bâtıllar hak ümidiyle gönle tuzaktır.
  • پس مگو کاین جمله دمها باطلند ** باطلان بر بوی حق دام دلند
  • Ama hepsi hayalden, sapıklıktan ibarettir de deme. Çünkü âlemde hakikatsiz hayal olmaz.
  • پس مگو جمله خیال است و ضلال ** بی‏حقیقت نیست در عالم خیال‏