English    Türkçe    فارسی   

2
294-303

  • Gündüzü, Allah erinin sırrının aksi bilin; gözü örten akşamı da onun ayıp örtücülüğünün aksi.
  • Allah onun için “Vedduha” buyurdu. “Vedduha”, Mustafa’nın gönlünün nurudur. 295
  • Allah, kuşluk zamanını sevdi derler ya. Bu söz de, kuşluk çağı, onun aksi olduğundandır.
  • Yoksa fâni olan şeye yemin etmek hatadır. Böyle olduğu halde fâni şeyin Allah’ın sözüne girmesi lâyık olur mu?
  • Halil “ Ben fâni olanları sevmem” dedi Halil böyle derse Ulu Allah nasıl olur da fâni şeyi diler, sever?
  • “Velleyl” den maksat yine Mustafa’nın ayıp örtücülüğü, toprağa mensup olan cismidir.
  • Bu kuşluk çağının güneşi o, gökten doğdu da gece gibi olan tene “Seni Rabb’in terk etmedi” dedi. 300
  • Belanın ta kendisinden vuslat meydana geldi; “ Sana darılmadı da” sözü de o tatlılıktan zuhur etti.
  • Esasen her söz bir halete alâmettir. Hâl ele benzer, söz de alete.
  • Kuyumcunun aleti, kunduracının elinde kuma ekilmiş tohuma döner.