- Peygamberlerin tacirleri kâr ettiler; renk ve koku tacirleriyse ziyan!
- تاجران انبیا کردند سود ** تاجران رنگ و بو کور و کبود
- Yılan, güzel mal gibi görünür. İki gözünü de ovuştur da iyice bak!
- مینماید مار اندر چشم مال ** هر دو چشم خویش را نیکو بمال
- Bu alışverişe gıpta ile bakma, Firavunla Semud kavminin ziyanını gör! 2945
- منگر اندر غبطهی این بیع و سود ** بنگر اندر خسر فرعون و ثمود
- Hayır ve şerri anlaşılsın diye her şeyi sınama
- امتحان هر چیزی تا ظاهر شود خیر و شری که در وی است
- Şu göğe defalarca bak. Çünkü Allah “ Ona bir kere daha dön de bak” buyurdu.
- اندر این گردون مکرر کن نظر ** ز انکه حق فرمود ثم ارجع بصر
- Bu nurani tavana bir kere bakmakla kani olma, defalarca bak, “ Bir çatlak görebilir misin?”
- یک نظر قانع مشو زین سقف نور ** بارها بنگر ببین هل من فطور
- Allah, sana “ Bu güzel göğe ayıp arayan kişi gibi defalarca bak” dedi.
- چون که گفتت کاندر این سقف نکو ** بارها بنگر چو مرد عیب جو
- Gök hususunda böyle olunca ya, bu kara yeri görmek, fark edip anlayarak beğenmek için bilir misin. Ne kadar bakmak gerek!
- پس زمین تیره را دانی که چند ** دیدن و تمییز باید در پسند
- Tortuyu süzmek, sâfı meydana getirmek için aklımızın ne kadar zahmetler çekmesi lâzım. 2950
- تا بپالاییم صافان را ز درد ** چند باید عقل ما را رنج برد
- Kış ve güz imtihanlarıyla yazın harareti, can gibi olan bahar,
- امتحانهای زمستان و خزان ** تاب تابستان بهار همچو جان
- Yeller, bulutlar, şimşekler, hep hâdiselerin zuhur etmesi;
- بادها و ابرها و برقها ** تا پدید آرد عوارض فرقها