- Yeller, bulutlar, şimşekler, hep hâdiselerin zuhur etmesi;
- بادها و ابرها و برقها ** تا پدید آرد عوارض فرقها
- Rengi toprak olan yerin, yeninde, yakasında bulunan lâlle, âdi taşı meydana çıkarması içindir.
- تا برون آرد زمین خاک رنگ ** هر چه اندر جیب دارد لعل و سنگ
- Bu abus suratlı toprak, Hak hazinesinden, kerem deryasından ne çalmışsa,
- هر چه دزدیده ست این خاک دژم ** از خزانهی حق و دریای کرم
- Takdir şahnesi, hadi der, doğru söyle aldığın neyse bir kılına kadar anlat! 2955
- شحنهی تقدیر گوید راست گو ** آن چه بردی شرح واده مو به مو
- Hırsız, yani toprak “ Hiçbir şey almadım, hiçbir şey” derse de şahne, onu durmadan çekiştirip durur, eğip büker.
- دزد یعنی خاک گوید هیچ هیچ ** شحنه او را در کشد در پیچ پیچ
- Şahne, ona gâh şeker gibi lâtif sözler söyler; gâh onu asar, en kötü işkencelerde bulunur.
- شحنه گاهش لطف گوید چون شکر ** گه بر آویزد کند هر چه بتر
- Bu suretle kahırla, lütufla, korku ve can ateşinin tesiriyle o gizli şeylerin açığa vurulmasına gayret eder.
- تا میان قهر و لطف آن خفیهها ** ظاهر آید ز آتش خوف و رجا
- O baharlar, Kibriya, şahnesinin lütfudur. Hazan da Allah’ın korkutması, tehdit etmesidir.
- آن بهاران لطف شحنهی کبریاست ** و آن خزان تخویف و تهدید خداست
- Kış da “ Ey gizli hırsız, meydana çık” diye manevi bir çarmıhtır. 2960
- و آن زمستان چار میخ معنوی ** تا تو ای دزد خفی ظاهر شوی
- Savaş erinin gönlü bir zaman ferahlar, bir zaman daralır; derde, gıllıgüşa düşer.
- پس مجاهد را زمانی بسط دل ** یک زمانی قبض و درد و غش و غل