- Ondan sonra yalnızca yürümeye başlar, gözünü kendi devesine açar.
- بعد از آن تنها روی آغاز کرد ** چشم سوی ناقهی خود باز کرد
- Asıl deve arayan “Beni bıraktın mı, hâlbuki şimdiye kadar arkadaşlık ettik” deyince,
- گفت آن صادق مرا بگذاشتی ** تا به اکنون پاس من میداشتی
- “ Şimdiye kadar abes bir şeyle meşguldüm, tamahtan sana yaltaklanıp duruyordum. 3000
- گفت تا اکنون فسوسی بودهام ** وز طمع در چاپلوسی بودهام
- Bu arayışta senden zahiren, cismen ayrıldım ama asıl şimdi seninle derttaş oldum.
- این زمان هم درد تو گشتم که من ** در طلب از تو جدا گشتم به تن
- Şimdiye kadar devenin evsafını senden çalmıştım. Hâlbuki şimdi canım, benimkini gördü, artık gözüm doydu.
- از تو میدزدیدمی وصف شتر ** جان من دید آن خود شد چشم پر
- Onu görmedikçe aramadım, istemedim. Fakat şimdi bakır mağlûp oldu, altın üst geldi.
- تا نیابیدم نبودم طالبش ** مس کنون مغلوب شد زر غالبش
- Bütün suçlarım, şükür olsun, ibadet oldu, alay fena buldu, doğruluk kaldı.
- سیئاتم شد همه طاعات شکر ** هزل شد فانی و جد اثبات شکر
- Suçlarım, Hakk’a vesile oldu. Gayri suçlarımı kınama, onlara dokunma. 3005
- سیئاتم چون وسیلت شد به حق ** پس مزن بر سیئاتم هیچ دق
- Seni, doğruluğun arayıcı etmişti. Bana da ciddiyetim ve araştırmam doğruluk kapısını açtı.
- مر ترا صدق تو طالب کرده بود ** مر مرا جد و طلب صدقی گشود
- Seni, doğruluğun aramaya sevk etti, beni de aramam doğruluğa çekti.
- صدق تو آورد در جستن ترا ** جستنم آورد در صدقی مرا