- Çünkü insanın yarısı ayıptandır, yarısı gayıptan! 3035
- ز انکه نیم او ز عیبستان بده ست ** و آن دگر نیمش ز غیبستان بده ست
- Mademki başında onlarca yara var, merhemini başına vurmalısın.
- چون که بر سر مر ترا ده ریش هست ** مرهمت بر خویش باید کار بست
- Yarayı ayıplamak, ona merhem koymaktır. Sınık bir hale düştü mü “ Bir kavmin azizi zelil oldu mu acıyın ona” hadîsine mazhar olur.
- عیب کردن ریش را داروی اوست ** چون شکسته گشت جای ارحمواست
- Sende o ayıp yoksa da yine emin olma. Olabilir ki o ayıbı sen de yaparsın, günün birin de o ayıp, senden de zuhur edebilir.
- گر همان عیبت نبود ایمن مباش ** بو که آن عیب از تو گردد نیز فاش
- Allahtan “Emin olmayın” sözünü duymadın mı? Peki, o halde neden müsterih ve emin oluyorsun?
- لا تخافوا از خدا نشنیدهای ** پس چه خود را ایمن و خوش دیدهای
- İblis, yıllarca iyi adla anılarak yaşadığı halde nihayet bak, nasıl rüsvay oldu, adı ne oldu? 3040
- سالها ابلیس نیکو نام زیست ** گشت رسوا بین که او را نام چیست
- Yüceliği âlemde tanınmıştı; aksiyle tanındı, yazık!
- در جهان معروف بد علیای او ** گشت معروفی بعکس ای وای او
- Emin değilsen, tanınmayı isteme. Yürü, yüzünü korkuyla yıka da sonra göster.
- تا نه ای ایمن تو معروفی مجو ** رو بشو از خوف پس بنمای رو
- Güzelim, sakalın çıkmıyorsa başka sakalsızları kınama.
- تا نروید ریش تو ای خوب من ** بر دگر ساده ز نخ طعنه مزن
- Şu işe bak: Şeytan, belâlara düştü de sana ibret oldu.
- این نگر که مبتلا شد جان او ** در چهی افتاد تا شد پند تو