English    Türkçe    فارسی   

2
3044-3053

  • Şu işe bak: Şeytan, belâlara düştü de sana ibret oldu.
  • این نگر که مبتلا شد جان او ** در چهی افتاد تا شد پند تو
  • Sen belâya uğrayıp ona ibret olmadın o zehri içti, sen şerbetini iç (ibret almana bak!). 3045
  • تو نیفتادی که باشی پند او ** زهر او نوشید تو خور قند او
  • Oğuzların, birini korkutmak için başka birini öldürmeye kalkışmaları
  • قصد کردن غزان به کشتن یک مردی تا آن دگر بترسد
  • Kan dökücü Oğuz Türkleri, malları yağma etmek üzere bir köye girdiler.
  • آن غزان ترک خونریز آمدند ** بهر یغما بر دهی ناگه زدند
  • O köyün eşrafından iki kişi yakalayıp birini öldürmeye niyet ettiler.
  • دو کس از اعیان آن ده یافتند ** در هلاک آن یکی بشتافتند
  • Öldürmek üzere elini bağladıkları zaman dedi ki: “Padişahlar, yüce erler.
  • دست بستندش که قربانش کنند ** گفت ای شاهان و ارکان بلند
  • Niye benim kanıma kastediyorsunuz. Neden benim kanıma susadınız?
  • در چه مرگم چرا می‏افگنید ** از چه آخر تشنه‏ی خون منید
  • Öldürülmemde ki maksat, garaz ne? Görüyorsunuz ya, gördüğünüz gibi yoksulum, çırçıplak bir adamım” 3050
  • چیست حکمت چه غرض در کشتنم ** چون چنین درویشم و عریان تنم‏
  • Oğuzların biri “ Arkadaşın korksun, ürksün de altınları çıkarsın diye öldürüyoruz” dedi.
  • گفت تا هیبت بر این یارت زند ** تا بترسد او و زر پیدا کند
  • Adam “O benden yoksul” deyince Oğuz, “Haber verdiler onun altını var” dedi.
  • گفت آخر او ز من مسکین‏تر است ** گفت قاصد کرده است او را زر است‏
  • Adam dedi ki: “Mademki bizim ikimizden bir şey umuyorsunuz,
  • گفت چون وهم است ما هر دو یک‏ایم ** در مقام احتمال و در شک‏ایم‏