English    Türkçe    فارسی   

2
3070-3079

  • Fakat bu sözde, dertten, aşktan değildir. Âdeta uyuyan bir adamın bir aralık uyanıp sayıklayarak tekrar uykuya dalmasına benzer. 3070
  • این سخن نه هم ز درد و سوز گفت ** خوابناکی هرزه گفت و باز خفت‏
  • “Ayalimin rızkını kazanmaktan başka bir şey yapamıyorum. Ne çare? Dişimle, tırnağımla çalışıp çabalıyor, helâlinden kazanıyorum” dersin.
  • هیچ چاره نیست از قوت عیال ** از بن دندان کنم کسب حلال‏
  • Ey sapıklara karışan, ne helâli? Senin kanından başka helâl göremiyorum.
  • چه حلال ای گشته از اهل ضلال ** غیر خون تو نمی‏بینم حلال‏
  • Çare Allah’tandır. Lokmandan değil, çare dindendir puttan değil!
  • از خدا چاره‏ستش و از لوت نه ** چاره‏ش است از دین و از طاغوت نه‏
  • Ey aşağılık dünyaya bile sabredemeyen, bu yeryüzünü güzel bir tarzda döşeyen Allah’ya nasıl sabredebiliyorsun?
  • ای که صبرت نیست از دنیای دون ** صبر چون داری ز نعم الماهدون‏
  • Ey naz ve nimete bile sabredemeyen, kerim Allah’a nasıl sabredebiliyorsun? 3075
  • ای که صبرت نیست از ناز و نعیم ** صبر چون داری از الله کریم‏
  • Ey temize, pise bile sabırsız, Yaratanına nasıl sabredebiliyorsun?
  • ای که صبرت نیست از پاک و پلید ** صبر چون داری از آن کاین آفرید
  • Nerede bir Halil ki mağaradan çıkıp ayı görünce “ Bu benim Rabbim” dedikten sonra battığını görünce kendisine gelip “ Nerede kâinatı yaratan Allah?” desin.
  • کو خلیلی که برون آمد ز غار ** گفت هذا رب هان کو کردگار
  • Ben, bu iki meclis sahibini görmedikçe iki âlemi de görmek istemem.
  • من نخواهم در دو عالم بنگریست ** تا نبینم این دو مجلس آن کیست‏
  • Allah sıfatlarını görmedikçe ekmek bile yesem boğazımda kalır.
  • بی‏تماشای صفتهای خدا ** گر خورم نان در گلو ماند مرا