English    Türkçe    فارسی   

2
3075-3084

  • Ey naz ve nimete bile sabredemeyen, kerim Allah’a nasıl sabredebiliyorsun? 3075
  • ای که صبرت نیست از ناز و نعیم ** صبر چون داری از الله کریم‏
  • Ey temize, pise bile sabırsız, Yaratanına nasıl sabredebiliyorsun?
  • ای که صبرت نیست از پاک و پلید ** صبر چون داری از آن کاین آفرید
  • Nerede bir Halil ki mağaradan çıkıp ayı görünce “ Bu benim Rabbim” dedikten sonra battığını görünce kendisine gelip “ Nerede kâinatı yaratan Allah?” desin.
  • کو خلیلی که برون آمد ز غار ** گفت هذا رب هان کو کردگار
  • Ben, bu iki meclis sahibini görmedikçe iki âlemi de görmek istemem.
  • من نخواهم در دو عالم بنگریست ** تا نبینم این دو مجلس آن کیست‏
  • Allah sıfatlarını görmedikçe ekmek bile yesem boğazımda kalır.
  • بی‏تماشای صفتهای خدا ** گر خورم نان در گلو ماند مرا
  • Onun yüzünü görmedikçe, onun gülünü, gül bahçesini temaşa etmedikçe lokma nasıl siner? 3080
  • چون گوارد لقمه بی‏دیدار او ** بی‏تماشای گل و گلزار او
  • Allah’ı ummadan bu suyu bir an bile kim içer? Ancak öküz ve eşek!
  • جز بر امید خدا زین آب خور ** کی خورد یک لحظه الا گاو و خر
  • Hayvan gibi olanlar, hatta ondan da aşağı bir dereceye düşmüş bulunanlar, hileyle dolu olsa bile yine pis, murdar, kokmuş kişilerdir.
  • آن که کالانعام بد بل هم اضل ** گر چه پر مکر است آن گنده بغل‏
  • Böyle kişinin hilesi de baş aşağı olmuştur, kendisi de. Zamanı geçip gitmiş, günü bir türlü gelmez olmuştur.
  • مکر او سر زیر و او سر زیر شد ** روزگاری برد و روزش دیر شد
  • Düşüncesi körleşmiş, aklı bozulmuş ömrü hiçe gitmiştir. Elif gibi hiçbir şeyi yoktur!
  • فکرگاهش کند شد عقلش خرف ** عمر شد چیزی ندارد چون الف‏