- İhtiyar kızıp, “ Be ahmak, lâfın hep bu mu, sen doktorluktan yalnız bunu mu belledin?
- گفت ای احمق بر این بر دوختی ** از طبیبی تو همین آموختی
- Be herif, Allah her derde bir derman verdi, bunu bilemiyor musun? 3095
- ای مدمغ عقلت این دانش نداد ** که خدا هر رنج را درمان نهاد
- Sen ahmak bir eşeksin, bilgin de kıt, aklın da. Ayağın kısa olduğundan yeryüzünde kalakalmışsın” dedi.
- تو خر احمق ز اندک مایگی ** بر زمین ماندی ز کوتهپایگی
- Doktor cevap verdi: “Ey yaşı altmış, işi bitmiş adam, bu kızgınlık, bu hiddet de ihtiyarlıktan!”
- پس طبیبش گفت ای عمر تو شصت ** این غضب وین خشم هم از پیری است
- Vücudun bütün cüzileri, zayıflar, yıpranır, sabır da azalır.
- چون همه اوصاف و اجزا شد نحیف ** خویشتنداری و صبرت شد ضعیف
- İki çift söze bile tahammül edemez, haykırır. Bir yudum suyu bile hazmedemez, kusuverir!
- بر نتابد دو سخن زو هی کند ** تاب یک جرعه ندارد قی کند
- Ancak Allah sarhoşu olan ihtiyar müstesna. O tertemiz bir yaşayışa sahiptir. 3100
- جز مگر پیری که از حق است مست ** در درون او حیات طیبه است
- Zahiren ihtiyardır ama hakikatte çocuk. Zaten o veli ve nebi nedir ki?
- از برون پیر است و در باطن صبی ** خود چه چیز است آن ولی و آن نبی
- Eğer iyinin, kötünün yanında zahir olmasalar bu aşağılık kişilerin onlara şu hasedi neden?
- گر نه پیدایند پیش نیک و بد ** چیست با ایشان خسان را این حسد
- Onlar yakîn ilmini bilmiyorlarsa onlara karşı bu buğuz, bu hilekârlık, bu kin ne?
- ور نمیدانندشان علم الیقین ** چیست این بغض و حیل سازی و کین