- Dedi. O iyi kalpli bedevi, hakîme acıdı, onu deveye bindirmek istedi. Tekrar 3185
- رحمتش آمد بر حکیم و عزم کرد ** کش بر اشتر بر نشاند نیک مرد
- “Ey güzel sözlü hakîm, birazcık halinden bahset.
- باز گفتش ای حکیم خوش سخن ** شمهای از حال خود هم شرح کن
- Böyle bir akılla, böyle bir kifayetle sen ya vezirsin, ya padişah. Doğru söyle!” dedi.
- این چنین عقل و کفایت که تراست ** تو وزیری یا شهی بر گوی راست
- Hakîm dedi ki: “İkisi de değilim, halktan bir adamım. Halime, elbiseme baksana!”
- گفت این هر دو نیم از عامهام ** بنگر اندر حال و اندر جامهام
- Bedevi “Kaç deven, kaç öküzün var?” diye sordu. Hakîm cevap verdi: “Uzun etme. Ne ona malikim, ne buna!”
- گفت اشتر چند داری چند گاو ** گفت نه این و نه آن ما را مکاو
- Bedevi, “Peki, bari dükkânındaki mal ne, onu söyle!” dedi. Hakîm dedi ki “Benim dükkânım nerede, yerim yurdum nerede? 3190
- گفت رختت چیست باری در دکان ** گفت ما را کو دکان و کو مکان
- Bedevi, öyleyse paranı sorayım: sen yapayalnız gidiyorsun, hoş nasihatlerde bulunuyorsun, ne kadar paran var?
- گفت پس از نقد پرسم نقد چند ** که تویی تنها رو و محبوب پند
- Âlemdeki bakırları altın yapacak kimya senin elinde, akıl ve bilgi incilerin tümen, tümen dedi!” dedi.
- کیمیای مس عالم با تو است ** عقل و دانش را گهر تو بر تو است
- Hakîm, “Ey Arabın iftiharı, vallahi para şöyle dursun, bir gecelik yiyecek alacak mangırım bile yok.
- گفت و الله نیست یا وجه العرب ** در همه ملکم وجوه قوت شب
- Yalınayak, başıkabak koşup duruyorum. Kim, bir dilim ekmek verirse oraya gidiyorum.
- پا برهنه تن برهنه میدوم ** هر که نانی میدهد آن جا روم