- Âdem, senin dersin her şeyin adını haber vermektir. Haydi, Allah sırlarını kıldan kıla anlat.
- آدم أنبئهم بأسما درس گو ** شرح کن اسرار حق را مو به مو
- Kısa görüşlü, daima halden hale giren, renkten renge boyanan ve temkini bulunmayan, 3270
- آن چنان کس را که کوته بین بود ** در تلون غرق و بیتمکین بود
- Kişiye fare dedim, çünkü yeri, yurdu topraktır. Farenin de geçim yeri topraktan ibarettir.
- موش گفتم ز انکه در خاک است جاش ** خاک باشد موش را جای معاش
- Yolları, izleri bilmez değil, bilir ama yer altındakileri bilir. O, her yanda toprağı delmiş, delik deşik etmiştir.
- راهها داند ولی در زیر خاک ** هر طرف او خاک را کرده ست چاک
- Fare gibi nefis, ancak lokma ufalar. Allah fareye de miktarınca akıl vermiştir.
- نفس موشی نیست الا لقمه رند ** قدر حاجت موش را عقلی دهند
- Çünkü yüce Allah, hiç kimseye, ihtiyacından artık bir şey vermez.
- ز انکه بیحاجت خداوند عزیز ** مینبخشد هیچ کس را هیچ چیز
- Eğer âlemin yeryüzüne ihtiyacı olmasaydı âlemlerin Rabbi, yeri yaratmazdı. 3275
- گر نبودی حاجت عالم زمین ** نافریدی هیچ رب العالمین
- Bu titreyip duran yeryüzü, dağlara muhtaç olmasaydı Allah, o heybetli dağları halk etmezdi.
- وین زمین مضطرب محتاج کوه ** گر نبودی نافریدی پر شکوه
- Göklere de ihtiyaç olmasaydı yedi kat göğü yoktan meydana getirmezdi.
- ور نبودی حاجت افلاک هم ** هفت گردون نافریدی از عدم
- Güneş, ay ve şu yıldızlar, ancak ihtiyaç yüzünden zuhura geldi.
- آفتاب و ماه و این استارگان ** جز به حاجت کی پدید آمد عیان