English    Türkçe    فارسی   

2
3272-3281

  • Yolları, izleri bilmez değil, bilir ama yer altındakileri bilir. O, her yanda toprağı delmiş, delik deşik etmiştir.
  • Fare gibi nefis, ancak lokma ufalar. Allah fareye de miktarınca akıl vermiştir.
  • Çünkü yüce Allah, hiç kimseye, ihtiyacından artık bir şey vermez.
  • Eğer âlemin yeryüzüne ihtiyacı olmasaydı âlemlerin Rabbi, yeri yaratmazdı. 3275
  • Bu titreyip duran yeryüzü, dağlara muhtaç olmasaydı Allah, o heybetli dağları halk etmezdi.
  • Göklere de ihtiyaç olmasaydı yedi kat göğü yoktan meydana getirmezdi.
  • Güneş, ay ve şu yıldızlar, ancak ihtiyaç yüzünden zuhura geldi.
  • Şu halde varlıkların kemendi, (yoklukları çekip varlık âlemine getiren) ihtiyaçtır. Allah’ın ihsanı, ihtiyaç miktarınca zahir olur.
  • Yürü, çabuk ihtiyacını arttırır da Allah’ın kereminden cömertlik denizi coşsun. 3280
  • Şu yol üstünde dilenen, şu dilenciliğe düşmüş olan yoksullar, halka ihtiyaçlarını arz ederler.