- Bir yağ parçasına aydınlık bahşetmekte, bir kemiğe işitme kabiliyeti vermektesin ey gani Allah. 3290
- در یکی پیهی نهی تو روشنی ** استخوانی را دهی سمع ای غنی
- Fakat o mananın cisimle ne alâkası var? Eşyanın adlarıyla, anlayışın ne münasebeti var?
- چه تعلق آن معانی را به جسم ** چه تعلق فهم اشیا را به اسم
- Söz yuva gibidir, mana kuş gibi. Cisim ırmak gibidir, ruh akıp giden su gibi.
- لفظ چون وکرست و معنی طایر است ** جسم جوی و روح آب سایر است
- O ırmak akıp gitmektedir, fakat sen ona duruyor dersin, o koşup gelmektedir, sen onu bir yere kımıldamıyor sanırsın.
- او روان است و تو گویی واقف است ** او دوان است و تو گویی عاکف است
- Eğer su, yerden yere gitmiyorsa, eğer su akıp durmuyorsa üstündeki yeniden, yeniye görünen çerçöp nedir ki?
- گر نبینی سیر آب از خاکها ** چیست بر وی نو به نو خاشاکها
- Senin çerçöpün de fikrî suretlerindir. Aklına her an yeniden yeniye el dokunmamış düşünceler gelmektedir. 3295
- هست خاشاک تو صورتهای فکر ** نو به نو در میرسد اشکال بکر
- Düşünce ırmağın yüzü de güzel ve sevimsiz çerçöpten hali değil.
- روی آب جوی فکر اندر روش ** نیست بیخاشاک محبوب و وحش
- Bu kadar suyun üstünde görünen kabuklar, gayp bağı meyvelerinin kabuklarıdır.
- قشرها بر روی این آب روان ** از ثمار باغ غیبی شد دوان
- Bu kabukların içini suda ara. Çünkü su ırmağa bağdan kaynamakta, bağdan gelmektedir.
- قشرها را مغز اندر باغ جو ** ز انکه آب از باغ میآید به جو
- Âbıhayatın akışını görmüyorsan ırmağın üstündeki dalların, yaprakların, çerçöpün akışına bak.
- گر نبینی رفتن آب حیات ** بنگر اندر جوی و این سیر نبات