- Topraktan aşağı mısın ki? Toprak bile sevgiliyi bulunca bir bahar yüzünden yüz binlerce çiçeğe kavuştu.
- کم ز خاکی چون که خاکی یار یافت ** از بهاری صد هزار انوار یافت
- O yaş ağaç, sevgiliyle buluşunca hoş bir hava yüzünden baştan ayağa açıldı, donandı.
- آن درختی کاو شود با یار جفت ** از هوای خوش ز سر تا پا شکفت
- Fakat gözün aykırı bir dost görünce başını, yüzünü yorgana çekti. 35
- در خزان چون دید او یار خلاف ** در کشید او رو و سر زیر لحاف
- “Kötü dostla ünsiyet, belâya bulaşmaktır. Mademki o geldi, bana uyumak düşer.
- گفت یار بد بلا آشفتن است ** چون که او آمد طریقم خفتن است
- Uyuyayım da Eshabı Kehf’ten olayım. O sıkıntıda o minnette mahpus kalmak, Dıkyanus’tan iyi” dedi.
- پس بخسپم باشم اصحاب کهف ** به ز دقیانوس آن محبوس لهف
- Eshabı kehf’in uyanıklığı, Dıkyanus’a kulluk etmekti. Fakat uykuları; şereflerini, haysiyetlerini korumuş oldu.
- یقظه شان مصروف دقیانوس بود ** خوابشان سرمایهی ناموس بود
- Bilgiyle uyumak uyanıklıktır. Vay bilgisizle oturan uyanık kişiye!
- خواب بیداری ست چون با دانش است ** وای بیداری که با نادان نشست
- Kargalar, güz mevsimi otağlarını kurdular mı, bülbüller gizlenir ve susarlar. 40
- چون که زاغان خیمه بر بهمن زدند ** بلبلان پنهان شدند و تن زدند
- Çünkü gül bahçesi olmayınca, bülbül sükût eder. Güneşin kayboluşu, uyanıklığı öldürür.
- ز آنکه بیگلزار بلبل خامش است ** غیبت خورشید بیداری کش است
- Ey güneş! Sen yeraltını aydınlatmak üzere bu gül bahçesini terk ediyorsun.
- آفتابا ترک این گلشن کنی ** تا که تحت الارض را روشن کنی