- Balçığın içinde tevile ruhsat vermektesin. Çünkü oradan gönlünü almak istemiyorsun ki.
- در وحل تاویل رخصت میکنی ** چون نمیخواهی کز آن دل بر کنی
- “ Bana bu lâyık, ihtiyarım elimde değil. Allah kerimdir. Bir âcizi de suçlu tutacak değil ya” dersin.
- کاین روا باشد مرا من مضطرم ** حق نگیرد عاجزی را از کرم
- Ey sırtlan gibi kötülüğe giriftar olmuş kişi, sen gafletinden bu muahezeyi görmüyorsun. 3360
- خود گرفته ستت تو چون کفتار کور ** این گرفتن را نبینی از غرور
- Sırtlanı mağaranın içinde değil, dışarıda arayın derler,
- میگوند این جایگه کفتار نیست ** از برون جویید کاندر غار نیست
- De mağarayı kapatırlar, hâlbuki sırtlan “Benden haberleri yok.
- این همیگویند و بندش مینهند ** او همیگوید ز من بیآگهند
- Bu düşmanlar, benden haberdar olsalardı sırtlan nerede, hani ya, diye bağırırlar mıydı” der.
- گر ز من آگاه بودی این عدو ** کی ندا کردی که آن کفتار کو
- Birinin Ulu Allah günah yüzünden beni suçlu tutmuyor, bana ceza vermiyor diye iddiaya girişmesi ve Şuayb aleyhisselâm’ın ona cevap vermesi
- دعویکردن آن شخص که خدای تعالی مرا نمیگیرد به گناه و جواب گفتن شعیب علیه السلام مر او را
- Şuayb zamanında birisi, “Allah benden nice ayıplar gördü.”
- آن یکی میگفت در عهد شعیب ** که خدا از من بسی دیده ست عیب
- Nice suçlarda bulundum. Böyle olduğum halde kereminden bana ceza vermiyor, beni muahaze etmiyor” dedi. 3365
- چند دید از من گناه و جرمها ** و ز کرم یزدان نمیگیرد مرا
- Ulu Allah, Şuayb’ın kulağına dedi ki. “Ona gayp âleminden fasih bir dille cevap ver:
- حق تعالی گفت در گوش شعیب ** در جواب او فصیح از راه غیب
- Sen, ben ne kadar suç işledim, öyle olduğu halde Allah kereminden suçuma bakmıyor, bana mücazat etmiyor dedin ama
- که بگفتی چند کردم من گناه ** و ز کرم نگرفت در جرمم اله