- Fare, “Tövbe ettim, Allah hakkı için beni bu helâk edici sudan geçir.” dedi. 3450
- گفت توبه کردم از بهر خدا ** بگذران زین آب مهلک مر مرا
- Deve acıdı, “Haydi hörgücüme sıçra, otur.
- رحم آمد مر شتر را گفت هین ** برجه و بر کودبان من نشین
- Bu geçiş, benim işim. Seni de, senin gibi yüzlercesini de geçiririm” dedi.
- این گذشتن شد مسلم مر مرا ** بگذرانم صد هزاران چون ترا
- Mademki peygamber değilsin, yola düş de günün birin de kuyudan kurtulup yüce bir makama erişesin.
- چون پیمبر نیستی پس رو به راه ** تا رسی از چاه روزی سوی جاه
- Sultan değilsen yürü, riayet ol. Kaptan değilsen gemiyi öyle alabildiğine yürütme.
- تو رعیت باش چون سلطان نهای ** خود مران چون مرد کشتیبان نهای
- Ticarette kâmil değilsen yalnız başına dükkân açma; yoğrulup kemale gelinceye dek birisinin hükmü altına gir. 3455
- چون نهای کامل دکان تنها مگیر ** دستخوش میباش تا گردی خمیر
- “Susun, dinleyin” emrini işit, sükût et. Mademki Allah dili olamadın, kulak kesil.
- أنصتوا را گوش کن خاموش باش ** چون زبان حق نگشتی گوش باش
- Söylersen bile sual tarzında söz söyle. Padişahlar padişahıyla edepli konuş!
- ور بگویی شکل استفسار گو ** با شهنشاهان تو مسکینوار گو
- Kibir ve kinin başlangıcı şehvettendir. Şehvetinin yerleşip kuvvetlenmesi de itiyat yüzündendir.
- ابتدای کبر و کین از شهوت است ** راسخی شهوتت از عادت است
- Kötü huy, âdet edindiğinden dolayı sağlamlaşır, yerleşir. Seni ondan vazgeçirmek isteyene kızarsın.
- چون ز عادت گشت محکم خوی بد ** خشم آید بر کسی کت واکشد