Bakalım, bu ayrılıktan kim ziyan eder? Ben hoşum, Hak’la çift, halktan tek!
تا که را باشد خسارت زین فراق ** من خوشم جفت حق و با خلق طاق
O, ne beni hırsızlıkla töhmet altına alır ne yularımı bir gammaza verir!”
نه مرا او تهمت دزدی نهد ** نه مهارم را به غمازی دهد
Gemidekiler dediler ki: “Ey ulu, sana bu yüce makamı ne yüzden verdiler?”
بانگ کردند اهل کشتی کای همام ** از چه دادندت چنین عالی مقام
Derviş, “Yoksulu töhmet altına almak, hor hakir bir şey için Hakk’ı incitmek yüzünden.
گفت از تهمت نهادن بر فقیر ** و ز حق آزاری پی چیزی حقیر
Hâşa, bu yüzden değil. Ululara tazim ettiğimden. Çünkü ben, yoksullar hakkında hiç kötü zanna düşmedim.3495
حاش لله بل ز تعظیم شهان ** که نبودم در فقیران بد گمان
Onlar öyle lâtif, öyle nefesleri hoş kişilerdir ki onları ululamak için Allah’tan “ Abese” suresi geldi.
آن فقیران لطیف خوش نفس ** کز پی تعظیمشان آمد عبس
Onların yoksulluğu, dünyayı dönüp dolaşma yüzünden ve dünyalık için değil. Hak’tan başka hiçbir şey olmadığından onlarda yokluğu, yoksulluğu kabul etmişlerdir.
آن فقیری بهر پیچا پیچ نیست ** بل پی آن که بجز حق هیچ نیست
Nasıl töhmet altına alabilirim ki. Hak, ondan yedinci kat göğe kadar hazinelerine emin etmiştir” dedi.
متهم چون دارم آنها را که حق ** کرد امین مخزن هفتم طبق
Töhmetli nefistir; yüce akıl değil. Töhmetli duygudur; lâtif nur değil.
متهم نفس است نه عقل شریف ** متهم حس است نه نور لطیف