- Musa, sen ne fazla konuşuyorsun, git, uzaklaş... Yahut da benimle olunca kör dilsiz kesil.
- موسیا بسیار گویی دور شو ** ور نه با من گنگ باش و کور شو
- Yok... Eğer gitmez, inadına oturursan hakikatte de bence gitmiş, benden ayrılmış sayılırsın” dedi.
- ور نرفتی وز ستیزه شستهای ** تو به معنی رفتهای بگسستهای
- Meselâ namazda ansızın yellensen, biriside sana git yeniden aptes al dese,
- چون حدث کردی تو ناگه در نماز ** گویدت سوی طهارت رو به تاز
- Gitmez, orada kakılır kalır namaz kılmaya devam edersen istediğin kadar eğil bükül, yat kalk.. be şaşkın, zaten namazın gitti! 3520
- ور نرفتی خشک جنبان میشوی ** خود نمازت رفت بنشین ای غوی
- Yürü, seninle eş olanların, sözünü sohbetini susamışçasına sevenlerin yanına var.
- رو بر آنها که هم جفت تواند ** عاشقان و تشنهی گفت تواند
- Bekçi, uyuyanlara göredir. Balıkların bekçiye ne ihtiyacı var?
- پاسبان بر خوابناکان بر فزود ** ماهیان را پاسبان حاجت نبود
- Çamaşırcıya elbise giyenler muhtaçtır. Çırçıplak canın ziyneti Allah tecellisidir.
- جامه پوشان را نظر بر گازر است ** جان عریان را تجلی زیور است
- Ya çıplakları bırak, bir yana çekil… Yahut onlar gibi elbiseden vazgeç!
- یا ز عریانان به یک سو باز رو ** یا چو ایشان فارغ از تن جامه شو
- Yok... Eğer tamamıyla soyunamıyorsan bari elbiseni azalt da orta halli ol!” 3525
- ور نمیتانی که کل عریان شوی ** جامه کم کن تا ره اوسط روی
- Fakirin şeyhe özrünü arz etmesi
- عذر گفتن فقیر به شیخ
- Fakir, o şeyhe ahvalini anlattı, suçuna özürler diledi.
- پس فقیر آن شیخ را احوال گفت ** عذر را با آن غرامت کرد جفت