- Ya çıplakları bırak, bir yana çekil… Yahut onlar gibi elbiseden vazgeç!
- یا ز عریانان به یک سو باز رو ** یا چو ایشان فارغ از تن جامه شو
- Yok... Eğer tamamıyla soyunamıyorsan bari elbiseni azalt da orta halli ol!” 3525
- ور نمیتانی که کل عریان شوی ** جامه کم کن تا ره اوسط روی
- Fakirin şeyhe özrünü arz etmesi
- عذر گفتن فقیر به شیخ
- Fakir, o şeyhe ahvalini anlattı, suçuna özürler diledi.
- پس فقیر آن شیخ را احوال گفت ** عذر را با آن غرامت کرد جفت
- Şeyh’in sualine, Hızır’ın cevapları gibi güzelce, doğruca cevaplar verdi.
- مر سؤال شیخ را داد او جواب ** چون جوابات خضر خوب و صواب
- Nitekim Kelîmin suallerine Hızır’ın Alîm Allah’tan verdiği cevaplarlarla;
- آن جوابات سؤالات کلیم ** کش خضر بنمود از رب علیم
- Musa’nın müşkülleri halloldu. Hızır, Musa’ya her müşkülü için anlatılamayacak derecede miftahlar verdi.
- گشت مشکلهاش حل و افزون زیاد ** از پی هر مشکلش مفتاح داد
- Dervişe Hızır’dan mirastı, o da şeyhin suallerine cevap vermede himmet etti. 3530
- از خضر درویش هم میراث داشت ** در جواب شیخ همت بر گماشت
- Dedi ki: “Orta yol hikmetse de bu orta hallilik de nispidir.
- گفت راه اوسط ار چه حکمت است ** لیک اوسط نیز هم با نسبت است
- Su, deveye göre azdır, fakat fareye göre deniz gibiydi.
- آب جو نسبت به اشتر هست کم ** لیک باشد موش را آن همچو یم
- Birisinin dört ekmeğe ihtiyacı olurda iki yahut üç tanesini yerse bu, orta bir yiyiştir.
- هر که را باشد وظیفه چار نان ** دو خورد یا سه خورد هست اوسط آن