- Ey Ahmet, yeryüzünün askeri kim oluyor ki? Aya bak, ayın bile alnını yar!
- احمدا خود کیست اسپاه زمین ** ماه بین بر چرخ و بشکافش جبین
- Bu suretle yıldızların yomlu, yomsuz olduğuna inanan bihaberler, bu devrin senin devrin olduğunu, kamerin devri olmadığını anlasınlar.
- تا بداند سعد و نحس بیخبر ** دور تست این دور نه دور قمر
- Bu devir, senin devrindir. Çünkü Kelîm olan Musa bile daima senin zamanını arzuladı. 355
- دور تست ایرا که موسای کلیم ** آرزو میبرد زین دورت مقیم
- Musa, senin devrinin parlaklığını, o devirdeki tecelli sabahının zuhurunu gördü de;
- چون که موسی رونق دور تو دید ** کاندر او صبح تجلی میدمید
- “ Yarabbi, o ne rahmet devri... O devir, rahmetten de ileri... O devirde rüyet var.
- گفت یا رب آن چه دور رحمت است ** بر گذشت از رحمت آن جا رویت است
- Musa’nı denizlere daldır da Ahmet’in devrinde izhar et’’ dedi.
- غوطه ده موسای خود را در بحار ** از میان دورهی احمد بر آر
- Allah dedi ki : “ Sana o devri onun için gösterdim, o halvetin yolunu onun için açtım”
- گفت یا موسی بدان بنمودمت ** راه آن خلوت بدان بگشودمت
- Ey Kelîm, sen o devirden uzaksın; ayağını çek, çünkü bu iklim uzundur. 360
- که تو ز آن دوری درین دور ای کلیم ** پا بکش زیرا دراز است این گلیم
- Ben kerem sahibiyim. Tamaha düşüp ağlasın diye mahlûka ekmek gösteririm.
- من کریمم نان نمایم بنده را ** تا بگریاند طمع آن زنده را
- Ana, çocuk uyansın da gıdasını istesin diye çocuğun burnunu ovar.
- بینی طفلی بمالد مادری ** تا شود بیدار واجوید خوری