- Dedi ki: “Orta yol hikmetse de bu orta hallilik de nispidir.
- گفت راه اوسط ار چه حکمت است ** لیک اوسط نیز هم با نسبت است
- Su, deveye göre azdır, fakat fareye göre deniz gibiydi.
- آب جو نسبت به اشتر هست کم ** لیک باشد موش را آن همچو یم
- Birisinin dört ekmeğe ihtiyacı olurda iki yahut üç tanesini yerse bu, orta bir yiyiştir.
- هر که را باشد وظیفه چار نان ** دو خورد یا سه خورد هست اوسط آن
- Fakat dördünü de yerse bu yiyiş, orta bir yiyiş değildir ki. O adam, kaz gibi hırsına esir olmuştur.
- ور خورد هر چار دور از اوسط است ** او اسیر حرص مانند بط است
- Birisinin on ekmeğe iştahı olsa da altısını yese bu orta sayılır. 3535
- هر که او را اشتها ده نان بود ** شش خورد میدان که اوسط آن بود
- Fakat benim elli ekmeğe ihtiyacım var, senin altı yufkaya müsavi değiliz ki.
- چون مرا پنجاه نان هست اشتهی ** مر ترا شش گرده هم دستیم نی
- Sen on rekât namaz kılınca usanırsın, ben beş yüz rekât namaz kılsam usanmam.
- تو به ده رکعت نماز آیی ملول ** من به پانصد در نیایم در نحول
- Birisi, ta Kâbe’ye kadar yaya gider, öbürü mescide varıncaya kadar kendisinden geçer.
- آن یکی تا کعبه حافی میرود ** و آن یکی تا مسجد از خود میشود
- Birisi o kadar cömerttir ki gönlü bulanmadan canını bile verir, öbürü bir dilim ekmek verebilmek için can çekişir.
- آن یکی در پاکبازی جان بداد ** وین یکی جان کند تا یک نان بداد
- Bu orta halli oluş, sona göredir; önü, sonu olan şeye nispetledir. 3540
- این وسط در با نهایت میرود ** که مرا آن را اول و آخر بود