- “Ben gizli rahmet olan bir hazineydim, hidayete erişmiş bir ümmet gönderdim.”
- کنت کنزا رحمة مخفیة ** فابتعثت أمة مهدیة
- Can ve gönülle dilediğim bütün keremleri sana Allah gösterdi de sen onlara tamah ettin. 365
- هر کراماتی که میجویی به جان ** او نمودت تا طمع کردی در آن
- Ahmet, ümmetler “ Yarab” desinler diye dünyada nice put kırdı.
- چند بت بشکست احمد در جهان ** تا که یا رب گوی گشتند امتان
- Ahmet’in çalışması olmasaydı sen de ataların gibi puta tapardın.
- گر نبودی کوشش احمد تو هم ** میپرستیدی چو اجدادت صنم
- Ahmet’in ümmetler üzerindeki hakkını bil, başın puta secde etmekten, bunu bilesin diye kurtuldu.
- این سرت وارست از سجدهی صنم ** تا بدانی حق او را بر امم
- Söylersen bu puta tapmadan kurtulmanın şükrünü söyle de Allah, seni bâtın putundan da kurtarsın.
- گر بگویی شکر این رستن بگو ** کز بت باطن همت برهاند او
- O, nasıl, başını putlardan kurtardıysa sende o kuvvetle gönlünü kurtar. 370
- مر سرت را چون رهانید از بتان ** هم بدان قوت تو دل را وارهان
- Dini babadan bedava bir miras olarak buldun da onun için başını şükretmeden çevirdin.
- سر ز شکر دین از آن بر تافتی ** کز پدر میراث مفتاش یافتی
- Miras yedi, mal kadrini ne bilsin? Rüstem can verdi, Zâl bedava şeref kazandı!
- مرد میراثی چه داند قدر مال ** رستمی جان کند و مجان یافت زال
- Ben, birisini ağlatırsam rahmetim coşar; ağlayıp taşanda nimetime erişir.
- چون بگریانم بجوشد رحمتم ** آن خروشنده بنوشد نعمتم