English    Türkçe    فارسی   

2
3646-3655

  • Bulmak için şehir şehir gezer, ne ada bırakır, ne dağ bırakır, ne ova bırakır!
  • Kime sorduysa “ Bu ne arıyor, deli mi, ne?” diye güler, alay eder.
  • Niceler alaya alıp döverler, niceler istihza edip “Akıllı,
  • Senin gibi zeki ve temiz kişinin bu arayışında elbette bir esas var, hiç boş olur mu?” derler.
  • Ona alay yollu ettikleri bu riayet de ayrı bir tokat hatta bu enikonu tokattan da beter! 3650
  • Bazıları alaya alıp “ Ey ulu kişi pek korkunç, pek geniş bir iklim olan filân iklimde,
  • Falan ormanda yemyeşil bir ağaç vardır. Pek yüce, pek korkunç... Her dalı koskocaman” derler.
  • Padişah adamı, kimden ne duyarsa aramak için gayret kemerini kuşanır.
  • Orada nice yıllar gezip tozar. Padişah da ona mallar yollar durur.
  • Gurbet diyarında bir hayli zahmetlere uğrar, nihayet âciz kalır. 3655