English    Türkçe    فارسی   

2
3651-3660

  • Bazıları alaya alıp “ Ey ulu kişi pek korkunç, pek geniş bir iklim olan filân iklimde,
  • Falan ormanda yemyeşil bir ağaç vardır. Pek yüce, pek korkunç... Her dalı koskocaman” derler.
  • Padişah adamı, kimden ne duyarsa aramak için gayret kemerini kuşanır.
  • Orada nice yıllar gezip tozar. Padişah da ona mallar yollar durur.
  • Gurbet diyarında bir hayli zahmetlere uğrar, nihayet âciz kalır. 3655
  • Ne maksudundan bir eser görünür, ne de sözden başka bir şey!
  • Ümit ipi üzülür, aradığını aramaz olur, usanır.
  • Padişah yanına dönmeye niyet eder, ağlaya, ağlaya yola düşer.
  • Şeyhin o mukallit talibe, o ağacın sırrını anlatması
  • Meğerse o nedimin ye’se kapılıp geriye döndüğü memlekette kerem sahibi, kutuplardan âlim bir şeyh varmış.
  • Nedim ümitsiz bir halde “Önce onun tekkesine gideyim de oradan yola düşeyim. 3660