English    Türkçe    فارسی   

2
3666-3675

  • Ama nasıl ağaç? Âlemde bulunmaz bir şey. Meyvesi, Âbıhayatın aslı.
  • Yıllardır aradım bir nişanesini bile bulamadım, ancak bu sarhoşlar, benimle eğlendiler, beni alaya aldılar... İşte o kadar!” der.
  • Şeyh gülümser de der ki: “Ey saf adam, bu ağaç, ilim sahibindeki ilimdir.
  • Pek yüce, pek büyük ve etrafa yayılmış bir ağaçtır o! Hatta ağaç da ne demek her tarafı kaplayan deniz gibi Âbıhayattır!
  • Sen surete kapılmış yolunu yitirmişsin. Manayı elden bıraktığın için onu bulamıyorsun. 3670
  • Ona gâh ağaç derler, gâh güneş. Gâh deniz adını takarlar, gâh bulut!
  • Hulâsa o öyle şeydir ki yüz binlerce eseri var. En aşağılık hassası, sahibine ebedî bir hayat bağışlamasıdır.
  • Tektir ama binlerce eseri, nişanesi var. O bire sayısız adlar gerek.
  • Bir adam senin baban olur ama başka birisinin de oğludur.
  • Birisine düşmandır, onun hakkında kahırdan ibarettir... Diğer birine lütfeder, iyilikle bulunur, onca iyidir. 3675