- Bir tek adam olduğu halde bak, yüz binlerce adı var. Bir vasfını bilen öbüründen âmadır, öbür vasfını bilmeyebilir.
- صد هزاران نام و او یک آدمی ** صاحب هر وصفش از وصفی عمی
- Kim, bu ad doğru ad diye isme yapışır. Onu arasa senin gibi ümitsizliğe düşer, perişan olur.
- هر که جوید نام اگر صاحب ثقه است ** همچو تو نومید و اندر تفرقه است
- Niye bu ağacın adına yapışırsın da dili, damağı acı, talihsiz bir hale düşersin?
- تو چه بر چفسی بر این نام درخت ** تا بمانی تلخ کام و شور بخت
- Addan geç, sıfatına bak da sıfatlar, seni zata ulaştırsın.
- در گذر از نام و بنگر در صفات ** تا صفاتت ره نماید سوی ذات
- Halkın ihtilâfı addan meydana gelir. Fakat manaya ulaşınca rahatlaşırlar. 3680
- اختلاف خلق از نام اوفتاد ** چون به معنی رفت آرام اوفتاد
- Birbirlerinin dediğini anlamayan dört kişinin üzüm için kavgaya tutuşmaları
- منازعت چهار کس جهت انگور که هر یکی به نام دیگر فهم کرده بود آن را
- Adamın biri, dört kişiye bir dirhem verdi, Adamlardan birisi “Ben bu parayı “engûr’a” vereceğim” dedi.
- چار کس را داد مردی یک درم ** آن یکی گفت این به انگوری دهم
- Öbürü Arap’tı, Lâ dedi, Ben “İnep” isterim herif, engûr istemem.”
- آن یکی دیگر عرب بد گفت لا ** من عنب خواهم نه انگور ای دغا
- Üçüncü Türk’tü, “Bu para benim “ dedi, “Ben inep istemem, üzüm isterim.”
- آن یکی ترکی بدو گفت ای گزم ** من نمیخواهم عنب خواهم ازم
- Dördüncüde Rum’du, dedi ki: “Bırak bu lâfları, biz İstafil isteriz.”
- آن یکی رومی بگفت این قیل را ** ترک کن خواهیم استافیل را
- Derken savaşa başladılar. Çünkü adların sırrından gafildiler. 3685
- در تنازع آن نفر جنگی شدند ** که ز سر نامها غافل بدند