- Onun adalet devrinde ceylân, kaplanla uzlaşmış, savaşı bırakmıştı.
- در زمان عدلش آهو با پلنگ ** انس بگرفت و برون آمد ز جنگ
- Güvercin doğanın pençesinden emindi, koyun kurttan çekinmiyordu.
- شد کبوتر ایمن از چنگال باز ** گوسفند از گرگ ناورد احتراز
- Süleyman, düşmanlar arasında meyancılık etti, bütün kuşların arasında birlik husule geldi.
- او میانجی شد میان دشمنان ** اتحادی شد میان پر زنان
- Sen bir karıncaya benzersin, tane toplamak için koşup durmaktasın. Fakat behey azgın. Süleyman buracıkta, sen ne arıyorsun?
- تو چو موری بهر دانه میدوی ** هین سلیمان جو چه میباشی غوی
- Tane arayana tane, tuzaktır. Fakat Süleyman arayan hem Süleyman’ı bulur, hem taneyi elde eder. 3705
- دانه جو را دانهاش دامی شود ** و آن سلیمان جوی را هر دو بود
- Bu ahir zamanda kuşlara bir an bile birbirlerinden aman yoktur.
- مرغ جانها را در این آخر زمان ** نیستشان از همدگر یک دم امان
- Devrimizde de Süleyman var, bizi sulha kavuşturur, zulmümüzü giderir.
- هم سلیمان هست اندر دور ما ** کاو دهد صلح و نماند جور ما
- “Hiçbir ümmet yoktur ki aralarında bir korkutucu olmasın” ayetini oku.
- قول إن من أمة را یاد گیر ** تا به إلا و خلا فیها نذیر
- Allah “ Hiçbir ümmet bulunamaz ki içlerinde bir Allah halifesi, bir himmet sahibi bulunmasın” dedi.
- گفت خود خالی نبوده ست امتی ** از خلیفهی حق و صاحب همتی
- O halife, onların gönüllerini o kadar birleştirir gibi saflıktan hiçbir gıllügışları kalmaz. 3710
- مرغ جانها را چنان یکدل کند ** کز صفاشان بیغش و بیغل کند