- Bu ahir zamanda kuşlara bir an bile birbirlerinden aman yoktur.
- مرغ جانها را در این آخر زمان ** نیستشان از همدگر یک دم امان
- Devrimizde de Süleyman var, bizi sulha kavuşturur, zulmümüzü giderir.
- هم سلیمان هست اندر دور ما ** کاو دهد صلح و نماند جور ما
- “Hiçbir ümmet yoktur ki aralarında bir korkutucu olmasın” ayetini oku.
- قول إن من أمة را یاد گیر ** تا به إلا و خلا فیها نذیر
- Allah “ Hiçbir ümmet bulunamaz ki içlerinde bir Allah halifesi, bir himmet sahibi bulunmasın” dedi.
- گفت خود خالی نبوده ست امتی ** از خلیفهی حق و صاحب همتی
- O halife, onların gönüllerini o kadar birleştirir gibi saflıktan hiçbir gıllügışları kalmaz. 3710
- مرغ جانها را چنان یکدل کند ** کز صفاشان بیغش و بیغل کند
- Hepsini ana gibi birbirini esirger bir hale getirir. Onun için Müslümanlara “Tek bir nefis” demiştir.
- مشفقان گردند همچون والده ** مسلمون را گفت نفس واحده
- Onlar Allah Resulü yüzünden tek bir nefis oldular, yoksa her biri, öbürüne tam bir düşmandı.
- نفس واحد از رسول حق شدند ** ور نه هر یک دشمن مطلق بدند
- Resul Sallâllahu Aleyhi Ve Sellem’in yüzünden Ensarın arasındaki aykırılık ve düşmanlığın kalması
- برخاستن مخالفت و عداوت از میان انصار به برکات رسول صلی الله علیه و آله
- Medinelilerin iki kabilesi vardı, birine Evs, öbürüne Hazrec denirdi. Âdeta bir kabile öbürünün kanına susamıştı.
- دو قبیله کاوس و خزرج نام داشت ** یک ز دیگر جان خون آشام داشت
- Mustafa’nın yüzünden o eski kinleri İslâm ve sâflık nuruyla mahvoldu.
- کینههای کهنهشان از مصطفی ** محو شد در نور اسلام و صفا
- Önce o düşmanlar, bağdaki üzümler gibi kardeş oldular. 3715
- اولا اخوان شدند آن دشمنان ** همچو اعداد عنب در بوستان