English    Türkçe    فارسی   

2
3724-3733

  • Hepsi üzüm olmaya koşarsa, sonunda ikilik kalkar, kin ve savaş kalmaz.
  • سوی انگوری همی‏رانند تیز ** تا دویی برخیزد و کین و ستیز
  • Hepsi de üzüm olup derilerini yırtarlar da birleşirler, vasıfları da birlik olur. 3725
  • پس در انگوری همی‏درند پوست ** تا یکی گردند و وحدت وصف اوست‏
  • Dost, düşman ikiliktedir. Fakat hiç, bir olan, kendisiyle savaşır mı?
  • دوست دشمن گردد ایرا هم دو است ** هیچ یک با خویش جنگی در نبست‏
  • Aferin, üstat Aklı Küll’e, yüz binlerce zerreye birlik bahşetti.
  • آفرین بر عشق کل اوستاد ** صد هزاران ذره را داد اتحاد
  • Yerde topak, topak dağınık topraklara benzerlerken testici, hepsini de birleştirdi, bir testi yaptı.
  • همچو خاک مفترق در رهگذر ** یک سبوشان کرد دست کوزه‏گر
  • Gerçi suyla toprağın birleşmesi, nakıstır, can, buna benzemez.
  • که اتحاد جسمهای آب و طین ** هست ناقص جان نمی‏ماند بدین‏
  • Fakat burada apaçık bir misal getirsem korkarım aklın karışır. 3730
  • گر نظایر گویم اینجا در مثال ** فهم را ترسم که آرد اختلال‏
  • Süleyman şimdi de var ama biz uzağı görme neşesiyle onu göremiyoruz.
  • هم سلیمان هست اکنون لیک ما ** از نشاط دور بینی در عما
  • Uzağa bakış, insanı kör eder. Sarayda uyuyanın sarayı görmediği gibi.
  • دور بینی کور دارد مرد را ** همچو خفته در سرا کور از سرا
  • Biz ince sözlere dalmışız, onlarla uğraşıp duruyoruz. Düğümleri çözme sevdasına tutulmuşuz.
  • مولعیم اندر سخنهای دقیق ** در گرهها باز کردن ما عشیق‏