English    Türkçe    فارسی   

2
3725-3734

  • Hepsi de üzüm olup derilerini yırtarlar da birleşirler, vasıfları da birlik olur. 3725
  • Dost, düşman ikiliktedir. Fakat hiç, bir olan, kendisiyle savaşır mı?
  • Aferin, üstat Aklı Küll’e, yüz binlerce zerreye birlik bahşetti.
  • Yerde topak, topak dağınık topraklara benzerlerken testici, hepsini de birleştirdi, bir testi yaptı.
  • Gerçi suyla toprağın birleşmesi, nakıstır, can, buna benzemez.
  • Fakat burada apaçık bir misal getirsem korkarım aklın karışır. 3730
  • Süleyman şimdi de var ama biz uzağı görme neşesiyle onu göremiyoruz.
  • Uzağa bakış, insanı kör eder. Sarayda uyuyanın sarayı görmediği gibi.
  • Biz ince sözlere dalmışız, onlarla uğraşıp duruyoruz. Düğümleri çözme sevdasına tutulmuşuz.
  • Düğümleri bağlayıp çözdükçe şüpheye düşmeyi, cevap vermeye kalkışmayı uzatıp gideriz.