- Duduları, şeker kaydında değildir. Ebedî şekeri, kendi içlerinde bulurlar.
- طوطی ایشان ز قند آزاد بود ** کز درون قند ابد رویش نمود
- Tavusların ayakları bile, bakılsa, öbür tavusların kanatlarından daha güzel görünür.
- پای طاوسان ایشان در نظر ** بهتر از طاوس پران دگر
- Hakan kuşlarının kuru bir sesten ibaret kuşdilleri nerede, Süleyman kuşlarının söyledikleri kuşdili nerede?
- منطق الطیران خاقانی صداست ** منطق الطیر سلیمانی کجاست
- Sen ne bilirsin kuşların seslerini? Bir an olsun Süleyman’ı görmedin ki!
- تو چه دانی بانگ مرغان را همی ** چون ندیدهستی سلیمان را دمی
- İnsana sesi neşe veren o kuşun kanadı meşrıktan da hariç, mağripten de. 3760
- پر آن مرغی که بانگش مطرب است ** از برون مشرق است و مغرب است
- Her ahengi, Kürsi’den ta yere kadar bütün âlemi doldurur. Azameti yeryüzünden Arşa kadar bütün cihanı istilâ eder.
- هر یک آهنگش ز کرسی تاثری است ** وز ثری تا عرش در کر و فری است
- Bu Süleyman’a uymayan kuş, karanlığa âşıktır. Yarasaya benzer.
- مرغ کاو بیاین سلیمان میرود ** عاشق ظلمت چو خفاشی بود
- Ey kötü yarasa, Süleyman’a alış da ebediyen zulmette kalma.
- با سلیمان خو کن ای خفاش رد ** تا که در ظلمت نمانی تا ابد
- Oraya doğru bir arşın gitsen arşın gibi ölçü kutbu kesilir, her tarafı ölçer biçersin.
- یک گزی ره که بدان سو میروی ** همچو گز قطب مساحت میشوی
- Irgalaya bocalaya topal, topal bile olsa o tarafa sıçradın mı topallıktan da kurtulursun, sakatlıktan da! 3765
- و انکه لنگ و لوک آن سو میجهی ** از همه لنگی و لوکی میرهی
- Tavuktan çıkan kaz palazları
- قصهی بط بچگان که مرغ خانگی پروردشان