English    Türkçe    فارسی   

2
479-488

  • Ey başkalarına ağlayan göz, gel, bir müddetçik otur da kendine ağla!
  • Dal, ağlayan buluttan yeşerir, tazeleşir. Çünkü mum, ağlamakla daha aydın bir hale gelir. 480
  • Nerde ağlıyorlarsa orda otur, çünkü sen, ağlamaya daha lâyıksın!
  • EKSIK
  • Çünkü gönülde taklit nakşı var; yürü bendini gözyaşıyla yık!
  • Taklit, her iyiliğin afetidir. Sağlam bir dağ bile hakikatte samandan ibarettir.
  • Köre; kuvvetli ve tez kızar olsa bile bir et parçasıdır, gözü yok! 485
  • Kıldan ince söz söylese bile gönlünün, o sözden haberi olmaz.
  • Kendi sözüyle sarhoş olur ama onunla şarap arasında ne kadar yol var!
  • Irmağa benzer, su içemez ki. Su, arktan su içecekler için akıp gider.