English    Türkçe    فارسی   

2
48-57

  • Ey atlı! Duygu yolu, eşeklerin yoludur. Ey eşeklere karışan, utan!
  • Bu beş duygudan başka beş duygu daha vardır. O duygular kırmızı altın gibidir, bunlar bakır gibi.
  • Tanıyışta, anlayışta mahareti olanlar, o pazarda nasıl olur da bakır duyguyu altın duygu gibi alırlar? 50
  • Bedenlerin duygusu, zulmet gıdası yemekte, can duygusuysa bir güneşten çerezlenmekte.
  • Ey duygularını derleyip toplayarak gayp âlemine götüren! Musa gibi elini koynundan çıkar.
  • Ey sıfatları marifet güneşi olan! Bu âlem güneşi, bir sıfatla mukayyettir.
  • Hâlbuki sen gâh güneş olursun, gâh deniz. Gâh Kafdağı kesilirsin, gâh Anka.
  • Fakat hakikatte sen ne bu olursun, ne o. Ey vehimlerden uzak, ey ilerden ileri! 55
  • Ruh; ilimle, akılla dosttur. Ruhun Arapçayla, Türkçe’yle ne işi var?
  • Ey nakşı, sureti olmayan! Bunca nakışlar, bunca suretlerle, sana hem müşebbih hayran olmuştur, hem muvahhit!