- Ya niçin bana gelip de söylemiyor, biçare, eşeğini götürüyorlar, demiyorsun?
- تو نیایی و نگویی مر مرا ** که خرت را میبرند ای بینوا
- Eğer söyleseydin eşeği kim aldıysa ondan alırdım yahut da parasını aralarında paylaşırlar, o paraya razı olurdum. 555
- تا خر از هر که بود من واخرم ** ور نه توزیعی کنند ایشان زرم
- Onlar o vakit buradaydılar. Yüz türlü çare bulunurdu. Hâlbuki şimdi her birisi bir tarafa gitti!
- صد تدارک بود چون حاضر بدند ** این زمان هر یک به اقلیمی شدند
- Kimi tutayım? Kime gideyim? Bu işi başıma sen açtın, seni kadıya götüreyim de gör!
- من که را گیرم که را قاضی برم ** این قضا خود از تو آمد بر سرم
- Niçin gelip de “Ey garip, böyle bir korkunç zulme uğradın” diye haber vermedin”
- چون نیایی و نگویی ای غریب ** پیش آمد این چنین ظلمی مهیب
- Hizmetçi “ Vallahi kaç kere geldim, sana bu işleri anlatmak istedim.
- گفت و الله آمدم من بارها ** تا ترا واقف کنم زین کارها
- Fakat sen de “ Oğul, eşek gitti” deyip duruyordun. Hatta bu nağmeyi hepsinden daha zevkli söylemekteydin. 560
- تو همیگفتی که خر رفت ای پسر ** از همه گویندگان با ذوقتر
- Ben de “ O da biliyor, bu işe razı, ârif bir adam” deyip geri döndüm” dedi.
- باز میگشتم که او خود واقف است ** زین قضا راضی است مردی عارف است
- Sofi “Onların hepsi hoş, hoş söylüyorlardı, ben de onların sözünden zevke geldim.
- گفت آن را جمله میگفتند خوش ** مر مرا هم ذوق آمد گفتنش
- Onları taklit ettim, bu taklit beni ele verdi. O taklide iki yüz kere lânet olsun!
- مر مرا تقلیدشان بر باد داد ** که دو صد لعنت بر آن تقلید باد