English    Türkçe    فارسی   

2
566-575

  • Dostlardan gelen akis, sen denizden akse muhtaç olmaksızın su almaya iktidar kesbedinceye kadar hoştur.
  • عکس چندان باید از یاران خوش ** که شوی از بحر بی‏عکس آب کش‏
  • İlkönce gelen aksi taklit bil. Sonradan birbiri üstüne ve biteviye gelirse anla ki hakikîdir.
  • عکس کاول زد تو آن تقلید دان ** چون پیاپی شد شود تحقیق آن‏
  • Hakikî akse erişinceye kadar dostlardan ayrılma. Sedefi terk etme, o katra daha inci olmadı ki.
  • تا نشد تحقیق از یاران مبر ** از صدف مگسل نگشت آن قطره در
  • Gözün, aklın ve kulağın saf olmasını istiyorsan o tamah perdelerini yırt.
  • صاف خواهی چشم و عقل و سمع را ** بر دران تو پرده‏های طمع را
  • Çünkü sofiyi yoldan çıkaran tamahtır. Yoldan çıkarır da sofinin hali tebah olur, ziyan içinde kalır. 570
  • ز انکه آن تقلید صوفی از طمع ** عقل او بر بست از نور و لمع‏
  • Yemeğe, zevk ve sema’ya tamah ediş, hakikate akıl erdirmesine mani olur.
  • طمع لوت و طمع آن ذوق و سماع ** مانع آمد عقل او را ز اطلاع‏
  • Ayna bir şeye tamah etseydi bizim gibi münafık olur, her şeyi olduğu gibi göstermezdi.
  • گر طمع در آینه برخاستی ** در نفاق آن آینه چون ماستی‏
  • Terazinin mala tamahı olsaydı tarttığını nasıl doğru tartardı?
  • گر ترازو را طمع بودی به مال ** راست کی گفتی ترازو وصف حال‏
  • Her peygamber, kavmine açıkça “ Ben sizden peygamberlik için ücret istemiyorum.
  • هر نبیی گفت با قوم از صفا ** من نخواهم مزد پیغام از شما
  • Ben delilim, müşteriniz Allah’tır. Allah, benim tellâllığımı iki baştan da verdi. 575
  • من دلیلم حق شما را مشتری ** داد حق دلالیم هر دو سری‏