English    Türkçe    فارسی   

2
602-611

  • O, senin gözüne yılan gibi görünür ama ötekinin gözüne güzel görünür.
  • آن یکی در چشم تو باشد چو مار ** هم وی اندر چشم آن دیگر نگار
  • Çünkü senin gözünde onun küfrünün, kötülüğünün hayali var, halbuki dostun gözünde onun müminlik hayali cilve etmekte.
  • ز انکه در چشمت خیال کفر اوست ** و آن خیال مومنی در چشم دوست‏
  • Görüyorsun ya... Bu bir kişide iki iş de var. Gâh balık oluyor, gâh olta!
  • کاندر این یک شخص هر دو فعل هست ** گاه ماهی باشد او و گاه شست‏
  • Yarısı mümin, yarısı kâfir. Yarısı hırs, yarısı sabır! 605
  • نیم او مومن بود نیمیش گبر ** نیم او حرص آوری نیمیش صبر
  • Allah “ İçimizde mümin var de var, kâfir ve eski putperest de” dedi.
  • گفت یزدانت فمنکم مومن ** باز منکم کافر گبر کهن‏
  • Öküz gibi... Yarısı kara, yarısı ay gibi bembeyaz.
  • همچو گاوی نیمه‏ی چپش سیاه ** نیمه‏ی دیگر سپید همچو ماه‏
  • Bu yarısını gören onu almaz, öbür tarafını gören almak ister, üstüne düşer.
  • هر که این نیمه ببیند رد کند ** هر که آن نیمه ببیند کد کند
  • Yusuf, kardeşinin gözünde canavar gibiydi, fakat yine o Yusuf, Yakup’un gözüne huri gibi geliyordu.
  • یوسف اندر چشم اخوان چون ستور ** هم وی اندر چشم یعقوبی چو حور
  • Fer’e ait göz, kötü hayal yüzünden onu çirkin gördü, asli gözse ortada yoktur. 610
  • از خیال بد مر او را زشت دید ** چشم فرع و چشم اصلی ناپدید
  • Zahiri gözü, o asli gözün gölgesi bil. O ne görürse bil ki, bu da onu görür.
  • چشم ظاهر سایه‏ی آن چشم دان ** هر چه آن بیند بگردد این بد آن‏