- Zindandakiler, Kadı’nın anlayışlı vekiline şikâyet ederek dediler ki:
- با وکیل قاضی ادراکمند ** اهل زندان در شکایت آمدند
- “ Hemen bizim selâmımızı kadıya götür, bu aşağılık adamdan incindiğimizi söyle. 615
- که سلام ما به قاضی بر کنون ** باز گو آزار ما زین مرد دون
- O, boşboğaz, obur ve muzır herif, bu zindanda kalıp duruyor.
- کاندر این زندان بماند او مستمر ** یاوه تاز و طبلخوار است و مضر
- Kötü ve çirkin huyu yüzünden sinek gibi çağrılmadan selâmsız, sabahsız her yemeğe konmada.
- چون مگس حاضر شود در هر طعام ** از وقاحت بیصلا و بیسلام
- Altmış kişinin yemeği ona yetişmiyor. Ne kadar söylesek vurdumduymazlıktan geliyor.
- پیش او هیچ است لوت شصت کس ** کر کند خود را اگر گوییش بس
- Yüzlerce hileli tedbirlerle sofraya oturdu mu zindandakilere bir lokma bile kalmıyor.
- مرد زندان را نیاید لقمهای ** ور به صد حیلت گشاید طعمهای
- Sofra serildi mi o cehennem boğazlı herif hemen gelip oturuyor. Delili de şu: Allah, yiyin dedi! 620
- در زمان پیش آید آن دوزخ گلو ** حجتش این که خدا گفتا کلوا
- Üç yıllık kıtlığa benzeyen bu adamdan elaman. Efendimizin ömrü ebedî olsun!
- زین چنین قحط سه ساله داد داد ** ظل مولانا ابد پاینده باد
- Ya bu sığırı zindandan defolup gitsin yahut doyması için vakıftan bir maaş tayin edilsin.
- یا ز زندان تا رود این گاومیش ** یا وظیفه کن ز وقفی لقمهایش
- Ey hem erkeğin, hem kadının memnuniyetini kazanan, bize imdat eyle imdat!”
- ای ز تو خوش هم ذکور و هم اناث ** داد کن المستغاث المستغاث