English    Türkçe    فارسی   

2
62-71

  • İtizale uyan, duyguya kapılmıştır. Fakat sapıklıktan kendini Sünnî gösterir.
  • سخره‏ی حس‏اند اهل اعتزال ** خویش را سنی نمایند از ضلال‏
  • Duyguda kalan kişi, Mutezilî’dir. Sünnî’yim dese de cahillikten der.
  • هر که در حس ماند او معتزلی ست ** گر چه گوید سنیم از جاهلی ست‏
  • Duygudan çıkan kişi Sünnî’dir. Gören göz, izi hoş akıl gözüdür.
  • هر که بیرون شد ز حس سنی وی است ** اهل بینش چشم عقل خوش پی است‏
  • Hayvan duygusu padişahı görseydi öküzle eşek de Allah’ı görürdü. 65
  • گر بدیدی حس حیوان شاه را ** پس بدیدی گاو و خر الله را
  • Sende hayvan duygusundan başka, heva ve hevesten dışarı bir duygu olmasaydı.
  • گر نبودی حس دیگر مر ترا ** جز حس حیوان ز بیرون هوا
  • Âdemoğulları; nasıl olurda mükerrem, nasıl olur da hayvanla müşterek duygu ile sırra mahrem olurlardı?
  • پس بنی آدم مکرم کی بدی ** کی به حس مشترک محرم شدی‏
  • Sen suretten kurtulmadıkça Allah ya surete sığmaz yahut sığar demen, aslı olmayan bir sözden ibarettir.
  • نا مصور یا مصور گفتننت ** باطل آمد بی ز صورت رستنت
  • Tasvire sığar yahut sığmaz bahsi; tamamıyla iç olmuş, suretten kurtulmuş adamın harcıdır.
  • نامصور یا مصور پیش اوست ** کاو همه مغز است و بیرون شد ز پوست‏
  • Eğer körsen köre teklif yoktur. Değilsen yürü, var; sabır kurtuluşun anahtarıdır. 70
  • گر تو کوری نیست بر اعمی حرج ** ور نه رو کالصبر مفتاح الفرج‏
  • Sabır ilâcı, gözlerin perdesini de yakar, göğüsleri gönülleri de yarıp açar.
  • پرده‏های دیده را داروی صبر ** هم بسوزد هم بسازد شرح صدر