English    Türkçe    فارسی   

2
622-631

  • Ya bu sığırı zindandan defolup gitsin yahut doyması için vakıftan bir maaş tayin edilsin.
  • Ey hem erkeğin, hem kadının memnuniyetini kazanan, bize imdat eyle imdat!”
  • Tatlı sözlü vekil, Kadı’nın yanına gelip halkın şikâyetlerini bir, bir anlattı.
  • Kadı, o adamı zindandan çağırttı. Kendi adamlarından da işi tahkik etti. 625
  • Zindandakilerin şikâyetlerinde haklı olduklarını anladı.
  • “ Hemen zindandan git; sahipsiz kalası herif, var evine yıkıl!” dedi.
  • Herif dedi ki: “ Benim evim, barkım, senin ihsanından ibaret. Kâfir gibi, zindanın bana cennettir.
  • Eğer beni zindandan sürersen yoksulluktan, ihtiyaçtan öldüm gitti!
  • İblis gibi, Yarabbi, beni kıyamete kadar yaşat. 630
  • Ben bu dünya zindanında rahatım. Beni yaşat da düşmanımın evlâdını tepeleyeyim.