İş bu dereceye gelince odun, satan bir Kürdün devesini getirdiler.
حاضر آوردند چون فتنه فروخت ** اشتر کردی که هیزم میفروخت
Zavallı Kürt, hayli feryat etti, hatta memura para verdi, fakat kâr etmedi.
کرد بیچاره بسی فریاد کرد ** هم موکل را به دانگی شاد کرد
Devesini çağından akşama kadar aldılar. Feryat ve figanına aldırış etmediler.
اشترش بردند از هنگام چاشت ** تا شب و افغان او سودی نداشت
O müthiş kıtlığı deveye bindirdiler. Deve sahibi de devenin ardından gitmekteydi.660
بر شتر بنشست آن قحط گران ** صاحب اشتر پی اشتر دوان
Taraf, taraf, yer, yer gezdirip bütün halka teşhir ettiler.
سو به سو و کو به کو میتاختند ** تا همه شهرش عیان بشناختند
Her hamamın, her çarşının önünde biriken halk ona bakıyordu.
پیش هر حمام و هر بازارگاه ** کرده مردم جمله در شکلش نگاه
Türk, Kürt, Rum, Arap ve sair milletlerden sesi gür olan tellallar da kendi dillerince,
ده منادی گر بلند آوازیان ** کرد و ترک و رومیان و تازیان
“ Bu müflistir, hiçbir şeyi yoktur. Ona hiçbir kimse bir pul bile ödünç vermesin.
مفلس است این و ندارد هیچ چیز ** قرض تا ندهد کس او را یک پشیز
Zahiren, bâtınen bir habbesi bile yok. Müflisin biri, kalpın biri, kötü adamın biridir; bir hile, hud’a kabıdır.665
ظاهر و باطن ندارد حبهای ** مفلسی قلبی دغایی دبهای
Kendinize gelin, aklınızı başınıza alın, onunla arkadaşlık etmeyin. Size satmak için bir öküz bile getirse mutlaka çalmıştır, öküzü hemen tutup bağlayın.
هان و هان با او حریفی کم کنید ** چون که کاو آرد گره محکم کنید